Mahfi Eğilmez yazdı: KKM’de ne oldu?
İktisatçı Mahfi Eğilmez, KKM’ye yönelik atılan son adımlar ile birlikte dolar kurundaki yükselişin sebeplerini yorumladı.
“Merkez Bankası (TCMB) kur korumalı mevduat hesaplarında (KKM) uygulanan asgari faiz düzenlemesini kaldırdı. TCMB, Türk lirası dönüşümlü Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarında asgari faiz zorunluluğunu kaldırdı.
Bu düzenleme varken bankalar döviz tevdiattan gelerek açılan KKM hesaplarına, TCMB’nin bankalara haftalık kredi verirken uyguladığı politika faizini (an itibarıyla yıllık yüzde 30) uyguluyorlardı.
Eski uygulamada bankalar KKM hesaplarına yüzde 30 faiz veriyor, TCMB de vade başıyla sonu arasındaki kur farkını hesaplıyordu.
Kur farkının, politika faizi ile hesaplanan tutardan yüksek olması durumunda söz konusu destek tutarının, politika faizi ile hesaplanan tutara kadar olan kısmı banka tarafından ödenirken, üzerindeki kısmı Merkez Bankası tarafından ödeniyordu.
Sayısal bir örnek vereyim; 100 bin dolarlık KKM hesabının açıldığı tarihte banka KKM hesabı sahibine 3 ay için (yıllık yüzde 30 olduğuna göre) yüzde 7,5 faiz veriyor ve kur 1 USD = 23 TL düzeyinde bulunuyor olsun.
Buna göre hesabın açıldığı tarihteki TL karşılığı 2.300.000 TL eder. Hesabın kapandığı tarihte 1 USD = 27 TL olmuşsa, hesabın anapara TL karşılığı 2.700.000 TL olur.
Buna göre dönemin kur farkı (2.700.000 – 2.300.000 =) 400.000 TL eder. Bu durumda bu KKM hesabının sahibi bankadan (2.300.000 x %7,5 =) 172.500 TL faiz ve TCMB’den (400.000 – 172.500 =) 227.500 TL kur farkı alacak demektir.
TCMB bu sistemde değişiklik yaptı ve bankaları faiz oranında serbest bıraktı. Böylece bankalar artık politika faizinin altında faiz verebiliyor.
Buna karşılık bankalardan döviz tevdiattan gelen KKM hesaplarının en az yüzde 10’unu (TL’den gelen KKM Hesaplarında yüzde ellisini) TL mevduat hesabına dönüştürmeleri isteniyor. Bunu gerçekleştiremeyen bankalara Devlet Tahvili alma zorunluluğu uygulanıyor.
Bu yeni durumu yukarıdaki sayısal örneği kullanarak açıklayalım. Diyelim ki banka bu düzenleme sonrası faizi yüzde 20 (3 aylık dönem fazi yüzde 5) olarak belirlemiş ve diğer bütün göstergeler yukarıdaki örnekteki gibi gelişmiş olsun.
Bu durumda banka KKM hesabı sahibine önce yüzde 5 faiz (115.000 TL) sonra da verdiği faizle politika faizi (dönem için %7,5) arasındaki farkı (yüzde 2,5 yani 57.500 TL) kur farkı olmak üzere toplam 172.500 TL’yi mevduat sahibine ödeyecektir. TCMB de kur farkı olarak yine yukarıdaki gibi 227.500 TL ödeyecektir.
İlk bakışta değişen bir şey yok gibi görünse de bu değişikliğin bankalar açısından yararı, TL mevduat faizlerini yükseltmek suretiyle KKM’den dönen döviz hesaplarını TL mevduat hesaplarına kaydırmak oldu.
Buna karşılık bankaları dönüştüremeyecekleri döviz KKM hesapları zorlayabilir.
Diyelim ki banka bu şekilde 5 milyar TL’lik döviz karşılığı KKM hesabının en az yüzde 10’unu (500.000 TL’lik kısmını) TL mevduat hesaba dönüştürememişse, o zaman bu 500.000 TL için o kadar Devlet Tahvili almak zorunda kalıyor. Gösterge faizin yüzde 24 olduğunu dikkate alırsak alınan bu tahvillerin banka açısından negatif getirili bir varlık olduğu açıktır.
Bankalardan gelen ilk bilgiler KKM’den yavaş yavaş çözülmeler olduğu ve yüzde 50 – 55’lere yükselen TL mevduat faizlerinin KKM müşterileri için çekici geldiği yönünde. Buna karşılık dolar/TL yükselme eğiliminde.
Bunun nedenini hemen KKM hesaplarındaki değişiklikte aramak doğru olmaz, çünkü dolar bütün paralara karşı değer kazanıyor. Kur yükselişinde onun da önemli etkisi var. Bunu dolar endeksinden de dolar/euro paritesinden de izleyebiliyoruz.
2021 Eylül’ünde faizi indirerek başladığımız yanlışlar dizisini düzeltebilmek için bu atılan kaçıncı adım oldu sayısını unuttum, işin maliyet yönü ayrı bir facia ve üstelik hala o ilk yanlış adımı düzeltemedik.
Çinli bilgelerin dediği gibi “bin doğru adım bir yanlış adımı düzeltemez.” Adım atmadan, hele böyle koskoca bir toplumun geleceğini ilgilendirecek bir adım atmadan, önce üç kere düşünmek ve geçmiş deneyimlere bakmak gerek.”